Ana içeriğe atla

Ödemiş Pazarı

Apelasyon Dergisi'nin Şubat 2017 sayısında Mine Pakkaner'in kaleme aldığı Ödemiş Pazarı yazısını okumanızı tavsiye ederiz.

"Kış aylarında hafta sonu şehirde sıkışıp kalmayın. Çıkın yakın ilçeleri dolaşın. Hele ki ilçe pazarı hafta sonu kuruluyorsa kaçırmayın. Mümkünse arabanızla da gitmeyin. Trene binin, otobüse binin. Trafikte araba kullanıp gerilmeyin, mini tatilinizin keyfini bozmayın.

İzmir’in Ödemiş İlçesi eski dokusunu koruyor. Hep Birgi’ye, Gölcük’e, Bozdağ’a gidecek değilsiniz ya; bu cumartesi Ödemiş Pazarı’na gidin gezin. Hem Ödemiş Pazarı pek meşhur. Ama öğle yemeğinizi orada yiyecek şekilde kendinizi ve zamanınızı ayarlayın. Meşhur “Ödemiş Köfte” yenmeden dönülmez...

Basmane Garı’na gidin ve Ödemiş trenine binin. Size uygun gelen saatleri buradan öğrenin. Ödemiş Garı’nda inince pazar yeri pek yakın, yürüyün. Bu pazar genelde üreticilerin olduğu bir pazardır ve kadın satıcı çokluğuna şaşırırsınız. Köylerden gelen kadınlar yumurtadan tereyağına, pekmezden ota, ekmeğe kendi ürettiklerini satarlar. Fotoğraf makinenizi veya cep telefonunuzu hazır edin. Çok hoş kareler yakalayacaksınız.

Pazarda sebze meyve tezgâhlarının arasında yürürken yan sokaklara da göz atmayı unutmayın. Eğerci dükkânının önünde cep telefonu ile konuşan bir teyze görebilirsiniz.

Sebzecilerden sonra karşınıza giysi satıcıları çıkacak. Tuhafiyeciler, oyuncakçılar, ayakkabıcılar, yok diye bir şey yok pazarda. Tepenizden sarkan çamaşır, şalvar, içlik, kumaş ve elbiselerin arasında gezinin. Çıra mı istiyorsunuz yan sokaktaki tezgâhta, soba köşeyi dönünce, yağ hemen her kadın satıcıda var, kuruyemişler, bisküviler çeşit çeşit.  Yolun en sonunda kadın emeği pazarına git oyalı yemeni al, patik al, el örmesi şal al, iğne oyası, tığ işi örtü al…

 
Bu arada eski güzel bir bina karşınıza çıkıp gününüzü süsleyebilir. "Ne güzel!" diye iç geçirirsiniz. Ödemiş’te halâ daha çok örneğini görebilirsiniz. Hatta belki bir gün bununla ilgili fotoğraf gezisine gelir, sokaklarını dolaşırsınız.
Ödemiş’e gelip de köfte yenmeden dönmez. Ödemiş köftesi çok meşhur. İlçenin her yerinde köfte salonu var. Köfteler parmak gibi, içinde ekmek yok, irmik var. Büyük mangallarda pişiyor. Hemen yanındaki özel tepsiye alınıyor. Burada tereyağlanıp servise hazırlanıyor. Yağ kovasında sıcaktan erimiş yağ duruyor. Usta tepsiye bir miktar yağ alıyor. Sonra ikiye açtığı taze ekmeği mangalda hafif kızartıp bu yağa banıyor. Bu arada domatesler de dilimlenip mangala alınıyor ama çok kızarmıyor biraz ölüyor.

Kızarıp yağlanan ekmekler kesiliyor, tabağa alınıyor, üzerinde köfte ve domates ilave ediliyor.

En şahane köfteyi en lüks salonda yemeniz gerekmiyor. Ben pazarın girişindeki küçük köfte salonunu tercih ediyorum. Esnaf lokantası. Ayran da şahane. Yanında soğan piyazı ile servis yapıyorlar.


Bu küçük gezi sonrası içinizden bir ses “yeniden gelmek lazım” diyecek. Ona kulak verin. Dönmeden önce nohut mayası Ödemiş ekmeği alın. Yeniden geldiğinizde de “Töngül Pidesi” tatmayı unutmayın.

Kaynak: Apelasyon Dergisi | Sayı: 39 Şubat 2017 | Mine Pakkaner | http://www.apelasyon.com/Yazi/588-yerel-pazarlar-odemis-pazari 
Görsel: Yazara ait.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...