Ana içeriğe atla

İşletmemek Üzere Kurulu Mekanlar

Zaman zaman gezi deneyimlerimizi bu blogun satırlarından paylaşıyoruz ki okuyucularımıza bir faydamız dokunsun. 2 yıl önce İzmir'deki kahvaltı mekanlarını değerlendirdiğimiz bir yazımız olmuştu. Bugün bu yazıyı kaleme almadan önce onu bir kez daha okuyayım dedim. Orada bahsetmiş olduğum Tex-Mex tarih oldu. Güvendik Park ve Güzelbahçe Belediye Tesisleri ne durumda bilmiyorum. Ama Nobili Park ve Patlıcan'ın geriye doğru gidişinin sürdüğünü ve oraları artık hiç tercih etmediğimizi tekrar dile getirebiliriz. 

Her neyse önce bir Tire'ye doğru uzanacağız Değirmen'i değerlendireceğiz, sonra Palamutluk ve Tarçın'dan bahsedeceğiz. Kısmet ve Hanedan'a da değineceğiz. 

Çok vaktim yok okuyamayacağım diyorsanız hepsinin içinde bir tek Tarçın'ı tercih edin. 

Bir kere kötü tesis yok, lezzetsiz bir tesiste yok. En başta onu izah edelim de ondan sonra yanlış anlaşılmayalım. Kötü işletmecilik ve kötü servis var.

Selçuk üzerinden Tire'ye giderken yolun ilk çeyreğinde göreceğiniz Değirmen tabelalarını takip ettiğinizde düşman kardeşlerin iki Değirmeni'ni göreceksiniz. Her ikisinden hangisini seçerseniz seçin hepsi aynı. Servis rezalet. 60 masaları var 3 garson. Garson almayı akıl edemeyecek kadar müşterilerine saygısızlar. Oturmanız için görev yapan iki çığırtkan servis yapsa daha hora geçer. Kahvaltılar ve yemekler çok güzel ama servis saatleri olmadığından birbirine giriyor. Siz kahvaltınızı yaparken yanda rakı içen bir aile kebap yiyor olabilir. Oturduktan sonra 15 dakika içerisinde siparişiniz alınırsa ve ondan 30 dakika sonra birşeyler masaya gelirse şanslısınız. Sonrasının tadını çıkartın.  http://www.degirmenselale.com/

Çevreden hiç bahsetmeyeceğim. Doğa, sessiz, yeşil, serin vs. Fiyatlar uygun.. Önerim kahvaltı değilse kesinlikle Tire Kebap. 

Bir uçtan diğer bir uca geçip Çeşme eski yolunda Zeytinleri geçince Hanedan Restaurant var. Değirmenden tek farklı yeşil değil, alanı dar iki masa arası 3 cm, servis yok tadında. İki fark var. Servissizliğe rağmen pahalı ve üstüne küstahlar. Daha önce yazmıştık.   http://yengen.blogspot.com.tr/2014/04/hanedanda-koy-kahvalts.html  

Dönüşte Urla girişini İzmir'e doğru geçince Kısmet Restaurant var. İlk 3'ün en iyisi diyebiliriz. Fiyatları uygun, hizmeti iyiye yakın. Servis diğerlerine göre çok iyi. Mekanının çevresi temiz, yeşil, sessiz ve alanı müsait. Ayrıca son günlerde getirdikleri atlarla çocuklara çevre turu yaptırıyorlar. 

Palamutluk
İzmir'e yaklaştıkça kalitenin arttığını söyleyebiliriz. Güzelbahçe'de Palamutluk adında bir mekan var. Alan sıkıntısı çekmeyen büyük palamut ağaçlarının gölgesinde sessiz geniş ferah bir yer. Servisi hızlı, fiyatları uygun. 

Ve son olarak Sahilevleri yolu üzerinde Tarçın var. Yer olarak en garibanları. Ama o kadar güzel dekore edip hadlerini bilmişlerki, sıkışıklık hissetmiyorsunuz. Çok fazla müşterimiz olsun kaygısında değiller. Geleni memnun edelim kaygısındalar. Çok sessiz değil diğerleri gibi ama servis çok iyi. Herşey tam kararında.. Fiyatlar çok uygun, konum çok yakın, servis kaliteli. 

Farkındaysanız hiç birinde yemeklerden, lezzetlerden bahsetmedik. Bahsedemedik çünkü bahsedebileceğimiz hiç bir özellikleri yok. Tereyağları bile marketten alınma. Kocaman puntolarla Köy Kahvaltısı yazıp hiç bir şeyi orijinalinden almayan tesisler. 

Yine de gitmek isterseniz bari işletmecilik mantığını görün diye yazdık bu satırları... 

Şimdiden afiyet olsun. 

Görseller konusunda FourSquare, Mekanist ve Google'den yardım aldık. Ticari bir kaygımız yoktur. Affola...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...