Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kaybettiğimiz Eşeği Bulacağız

Başlığa bakıldığında kenti iyi bilenler aynı isimle iki meydan olduğunu anımsayacaklar ama Fahrettin Altay Meydanı ya da otobüslerde yazıldığı üzere F.Altay olarak yazdığımızda daha net nereyi kastettiğimizi anlayacaklardır.   Bilindiği üzere Haziran 2010'da yani bundan 3,5 yıl önce Metro çalışmaları nedeni ile trafiğe kapatılan meydan, kentin batısıyla, merkezini birleştiren kritik bir boğaz görevi görmesi itibari ile müthiş bir keşmekeşe sebep olmuştu. Özellikle İnönü Caddesi sakinlerinin metronun geleceği ümidiyle yıllardır katlandığı bu sıkıntıya artık neredeyse tüm yarımada sakinleri de ortak olmuştu.   Geçen uzun zaman diliminin ardından peyder peyi hazırlıklar yapılarak son bir aydır bazı bölümleri tekrar hizmete girmeye başladı. Önümüzdeki günlerde ise tamamen açılacağının tahminin yapmak, yapılan çalışmalara bakılırsa güç değil. Bu yazının yazılış amacı ne kadar sığ ve ne kadar (b)ilgisiz insanlar tarafından yönetildiğimizi göstermek içindir.

Yukarıdan İzmir

Hava muhalefeti bakımından şanslıysanız İzmir Adnan Menderes Havaalanı'ndan kalkan bir uçakla İzmir'in nefis manzarasını doyasıya izleyebilirsiniz.   Gaziemir'den kalkan uçaklar genelde Karşıyaka yönüne yani kuzeye doğru kalkışlarını gerçekleştirirler. Uçağın sol koridorunda cam kenarında oturanlar Karaburun'a kadar nefis bir İzmir manzarasını izlemeye koyulurken, uçağın yükselmesi Bergama üstünde sona erer. Azıcık harita bilginiz varsa ya da yön duyunuz kuvvetliyse önce semt semt sonra da ilçe ilçe güzel İzmir'i seyre dalarsınız.   İzmir Körfezi'nin aslında ne kadar dar bir geçitle iç körfeze geçiş yaptığını, dış körfezde yer alan kuş cennetini, Foça'nın kıvrımlarıyla ünlü koylarını, Aliağa'yı, adalarıyla birlikte Dikili'yi hemen ayırt edebilirsiniz. Uzakta olmadığı aşikar Midilli adası aslında Dikiliden yüzerek geçebileceğinizi sandığınız kadar yakın gelir size. Bergama'nın yaylarının teşilliği, Menemen ovasının parsel parsel tarlalar

24. Hediyelik Eşya Fuarı

Kısa Bir Ara

Değerli Yengen Blog takipçileri, Yengen blog ailesinin en büyük üyesi, Seydiköy tarihinin en yaşlı şahitlerinden, anlatıcılarından anneannemiz Suzan Bükey'i kaybettik. Acımız büyük. Affınızı istiyoruz bir kaç günlüğüne...  

Gelmeyen EXPO'nun Ardından

2. kez EXPO'yu kaybetmiş olmanın vermiş olduğu yenilmişlik hissinden kurtulmak kolay değil. İş işten geçtikten sonra konuşmakta hiç yerinde değil ama biz bu blog aracılığı ile sürec içerisinde eleştirilerimizi yaptığımızı düşünerek bir kaç kelime karalama hakkını kendimizde buluyoruz.   Blogumuzu takip edenler bilirler ki biz EXPO için seçilen temanın uygunluğuna katılırken, seçilen yerleşke mevkisi konusunda ciddi kaygılar taşıdığımızı ve bu lokasyonun karşısında olduğumuzu elimize geçen her fırsatta dile getirmeye çalıştık. Bizim blogumuzu takan var mı? Sanmıyoruz... Ancak biz bildiğimizi yazmaya devam edeceğiz. Elbet günün birinde birileri okur. Bir kelimemizi bile dikkate alsalar bizim için gurur kaynağı olacaktır...